Paris, onu keşfe çıkanları ödüllendiren bir şehir. İsterseniz ilk, isterseniz beşinci gelişiniz olsun, her an keşfedilecek yerler var. Tamamen farklı bir ışıkta yansıtan ve “Işık Şehri” üzerine yeni bir bakış açısı sunan yerler elbette Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Notre Dame Katedrali ve Şanzelize Bulvarı olsa da, Paris’e gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken gizli noktalar var.
Paris’in pek bilinmeyen enfes noktaları!
Rue Cremieux, Bastille
Şehrin en mutlu caddelerinden biri olan Rue Cremieux’da gezinirken kesinlikle yüzünüzde bir gülümseme olacak. Rue Cremieux, gökkuşağının tüm parlak renklerinde boyanmış sevimli evler tarafından her iki tarafta sıralanan küçük bir yaya caddesi. Genellikle bilinmediği için turistlerin bulunmadığı cadde, karşılaştığınız en iyi gizli yerlerden birisi olabilir! Güneşli bir günde, güneşin parlak renkli evleri mükemmel bir şekilde aydınlattığını görmek için en uygun zaman öğlen vakti.
Parc Des Buttes-Chaumont, Kuzey Paris
Parislilerin güneşli hafta sonlarını nasıl geçirdiğini görmek isterseniz, şehirdeki en iyi parklardan biri olan Parc Des Buttes-Chaumont’a gidin. Kuzeydoğu Paris’te, kiraların hala ödenebilir düzeyde olduğu Périphérique Bulvarı’nı geçip banliyölere taşınan son kalan bölgelerden biri olan park, aslında terk edilmiş bir taş ocağı. 1867 yılında açılan parkın ana özelliği, merkezi bir gölden yükselen bir kayaya sahip oluşu. Parkın asma köpründen geçebilir, öğle yemeğinizi çimlerin üzerinde yiyebilirsiniz.
Canal Saint Martin, Doğu Paris
Eyfel Kulesi, Champs Elysees gibi gezilecek yerlerin arasında kentin doğu kısmı genellikle göz ardı ediliyor. Canal Saint Martin’i de Paris’in pek bilinmeyen enfes noktalarından biri haline getiriyor. Geleneksel olarak, işçi sınıfının yaşadığı bir merkez olan 10. bölge, yavaş yavaş hipster’lar ve genç çiftler tarafından ele geçiriliyor. Bu durum mahallenin havasını değiştirse de bölge yine de benzersiz kültürel karışımını koruyor. Saint Martin’de gerçek büyü güneşin batmaya başladığı zamanlarda başlıyor.
Rue Des Barres, Marais
Rue Cremieux pitoresk bir caddeyse, Rue des Barres hem pitoresk hem de canlı bir cadde! Popüler Marais mahallesinin kenarında, Seine Nehri’nin hemen yanında, yarın yokmuş gibi fotoğraflar çekiyor olacaksınız. Paris’in en eski kiliselerinden biri olan ve son derece güzel vitray pencerelere sahip St-Gervais-St-Protais Kilisesi ve brunch için harika bir yere sahip terasıyla sizi saatlerce dışarıda tutacak bir yer olan L’Eboulllante de, bu bögede bulunuyor.
Rue Mouffetard, Latin Quarter
En iyi pazar caddelerinden biri olan Rue Mouffetard da pek bilinmeyen enfes noktalarından biri. Place de la Contrescarpe’a giden tepeye doğru uzanan bir Arnavut kaldırımlı cadde olan Rue Mouffetard, aslında Paris’ten Roma’ya giden antik bir Roma yoluydu ve bu bölge hala orta çağa ait bir görünüm ve his veriyor. Rue Mouffetard’ın alt kısmı, meyve ve sebze dükkanlarının yanı sıra mükemmel kahvaltı mekanları da bulabileceğiniz bir yer. Place de la Contrescarpe’a doğru ilerlerken, mükemmel fırınlara, şarap dükkanlarına ve peynir yapımcılarına rastlayacaksınız.
Milyonlarca Parisliye ve milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapan Paris’te hala keşfedilmemiş yerler var. Avrupa Rüyası’nın otobüsle Avrupa turları ile Paris’in pek bilinmeyen enfes noktalarını keşfedin!
Yorum yok